Bandanalı adam:
-Yüregine bir mermi daha sıktım suçluluk duyarak.İmiğine iki tekme attım.suratıma pis bir yaratıkmışa bakar gibi baktığında..Elimde ucuz bir gitar.Cebimde inciden siyah taşlar.Kaygan ve sıcak iki mermiyi ovar gibi ovaladım avucumda, parmaklarımda.Suçluydum.Ağlamıştım.Ve bakirdim.Terkettim.git artık dedim. Deniz köpüre köpüre kulağıma fısıldadı, hafiften üşüyordum ama çaktırmıyordum..İçimize herhangi bir zamanda üfül üfül bir rüzgar eser.Kabarırsın, hafiflersin, için içini yer, bir şey olacakmış hissi ile kapıya bakarsın.Birisi gelecek, diğeri balkondan atlayacak,Ya da güvercinin biri seni özel olduğunu fısıldayan bir mesaj bırakacak.
Perdeler sıcaktan bir delik açarken odana, bedenin hırıldayan bir hurda gibi halıya yapışmış yerde yatarken, ve sen tavandan bir mucize beklerken, suçluluk hissediyorsundur.Yalnız olduğunu bilemeyeceğin bir toylukla hayatta iyi olanlara abanmaya, eğlenceli olanlara yapışmaya, ve kısa süreli olanlara sarılmaya devam ettiğin bir dönemde hiç bir duygun, bu durumun sıcaktan kızışmış bir balkon betonuna basamadığın çıplak ayağında hissetiğin acının gerçekçiliğiyle boy ölçüşemez, karşısında dayanamaz.Kızgın kuma dayanamaz mesela ve fırının dibinde çalışan adamın alın terine yakışamaz.Sen bu duygularını ve özellikle suçluluk hissetiğini söylediğin andaki aldatıcı duygunu bir daha gözden geçirmelisin.
Çizgili beyaz gömlekli sarışın tıknaz çaycı:
-Abem sen ne içiyorsun onu söyle.-
-Ben Albert Camus nun Cezayir'in sıcak bir gününde gemiye yük taşıyan hamalın kolunu kırdığı sahneyi anlattığı mutlu ölüm kitabının kapağında bir kelime olmayı ve orada çürüyüp gitmeyi yeğlerim.
-Cafer, git abiye bir kolonya getir.
-Beni dinle çaycı..Önce şekerli bir kahve ver, ve sonra da deli muamelesi yapma.Please.
-Peki abi. Affet.Bilemedim.
No comments:
Post a Comment